Bir yılbaşı akşamı, küçük bir kibritçi kız, sokaklarda iş arıyordu. Soğuk hava onun küçük bedenini donduruyordu ve kibritlerinin de bitmek üzere olduğunu fark ediyordu. Ancak eve döndüğünde, üvey annesi tarafından cezalandırılmaktan korktuğu için, daha fazla kibrit almaya cesaret edemedi.
Üşümesine rağmen kız, kibritleri yavaşça birer birer yakmaya başladı. Her kibrit yaktığında, ısınıyor ve hayallerine dalmaya başlıyordu. İlk kibritte, sıcak bir sobanın yanında otururken kendini hayal etti. İkinci kibritte, lezzetli yemekler yediğini hayal etti. Üçüncü kibritte, yıldızların altında güzel bir Noel ağacı gördü.
Ancak her kibrit bittiğinde, hayalleri sona erdi ve gerçek dünyaya geri döndü. Soğukluğu hissetti ve son kibritlerinden birini daha yaktı. Bu kez, kibritlerin ışığı altında ölmekte olan büyükannesini gördü. Büyükannesinin onu yanına çağırdığına inandı ve ruhu onu yüksek bir yere götürdü. Sıcak ve güzel bir yerde kendisini buldu. Hayatın güzelliklerini düşündü ve kibritlerini yavaşça yaktı. Kendini yükselişte hissetti ve ölümün güzelliğini keşfetti.
Ertesi sabah, sokakta bir kız cesedi bulundu. Kibritlerin etrafında dolanan bir güzellik huzmesi vardı. İnsanlar, kibritçi kızın öldüğünü anlamışlardı, ancak onun masumluğu ve hayalleri sonsuza dek hatırlanacaktı.
Kibritçi Kız, kimsesiz çocukların zorlu yaşamlarını anlatan Hans Christian Andersen’in en ünlü masallarından biridir. Öykü, yoksulluk, yalnızlık ve ölüm gibi ağır konuları ele almasına rağmen, kibritçi kızın hayalleri, umutlu bakış açısı ve güzelliği, okuyucuları kalplerinde bir yer edinmeye davet eder.
Kibritçi Kız ilginizi çektiyse Kırmızı Başlıklı Kız ya da Youtube kanalımızdaki videolara göz atabilirsiniz.