Bir zamanlar, güzel bir ormanda yaşayan sevimli bir kız çocuğu vardı. Kızın en sevdiği şey, kırmızı bir başlık takmaktı. Bu yüzden her zaman kırmızı bir başlık takar ve insanlar tarafından “Kırmızı Başlıklı Kız” olarak tanınırdı.
Bir gün, annesi Kırmızı Başlıklı Kız’a, yaşlı ve hasta bir büyükannesine gitmesini ve ona yiyecekler götürmesini söyledi. Yolda, Kırmızı Başlıklı Kız, güzel çiçekleri toplayıp, kuşları dinledi. Daha sonra bir kurtla karşılaştı. Kurt, Kırmızı Başlıklı Kız’a “Nereye gidiyorsun?” diye sordu. Kız cevap verdi: “Büyükanneme gidiyorum. Ona yiyecekler götürüyorum.” Kurt, “Büyükannen nerede?” diye sordu. Kız cevap verdi: “Ormanın öbür tarafında. Yeşil çatılı evde yaşıyor.”
Kurt, Kırmızı Başlıklı Kız’a kurnazca bir plan önerdi: “Sen git büyükannenin evine, ben de oraya başka bir yoldan gideceğim. Seninle yarışacağız ve kim daha önce oraya varırsa kazanacak. Başlangıç noktamız burası.” Kurt, daha sonra Kırmızı Başlıklı Kız’ın evine geldi, büyükannenin ne kadar lezzetli olduğunu düşündü ve onu yemek istedi.
Kırmızı Başlıklı Kız, büyükannesinin evine geldiğinde, onu yatağında hasta bir şekilde yatan korkunç bir kurt bekliyordu.
Büyükanne orada yatmış, başörtüsünü de iyice yüzüne kapatmıştı, yani biraz tuhaf görünüyordu.
“Aaa, büyükanne, senin ne kadar büyük kulakların var!”

“Seni daha iyi duyayım diye.”
“Aaa, büyükanne, senin ne kadar büyük gözlerin var!”
“Seni daha iyi görebileyim diye.”
“Aaa, büyükanne, senin ne kadar kocaman ellerin var?”
“Seni daha iyi yakalayayım diye!”
“Ama büyükanne, ağzın ne kadar da büyük!”
“Seni daha iyi ısırayım diye!”
Ve kurt, bunu söyler söylemez zavallı kızcağızı yutuverdi.
Karnı iyice doyduktan sonra da yatağa yattı, uykuya dalarak horlamaya başladı. Bu arada evin önünden bir avcı geçmekteydi. “Yaşlı kadın nasıl da horluyor; git bir bak bakalım bir şeye ihtiyacı var mı?” diye aklından geçirdi. Eve girdi ve yatağa yaklaştığında kurdu gördü. “Seni burda buldum, namussuz! Çoktandır arıyordum” diye söylendi.
Tam silahını doğrultmuşken düşündü. Kurt büyükanneyi yutmuş olabilirdi!
O zaman henüz onu kurtarabilirdi. Ateş etmeyip eline bir makas aldı ve uyuyan kurdun karnını kesmeye başladı. Biraz kesince Kırmızı Başlıklı’nın başı göründü; derken ufak kız dışarı sıçrayıverdi. “Uüü-üff, ama korktum! Kurdun karnı çok karanlıkmış” dedi. Derken büyükanne de canlı olarak kurtarıldı; zor nefes almaktaydı.
Kırmızı Başlıklı Kız hemen kocaman taşlar toplayıp onlarla kurdun karnını doldurdu. Kurt uyandığında yerinden fırlamak istedi, ama taşlar o kadar ağırdı ki, olduğu yere çöküverdi; ölmüştü!
Üçü de çok sevindi.
Avcı kurdun postunu yüzüp evine götürdü. Büyükanne Kırmızı Başlıklı’nın getirdiği kurabiyeleri yiyip şarabı içerek kendine geldi. Ama küçük kız kendi kendine:
“Bir daha ömrüm boyunca ana yoldan ayrılmam; annem haklıymış” diye söylendi.
Herkes mutlu bir şekilde yaşamaya devam etti.
Kırmızı Başlıklı Kız ilginizi çektiyse Kibritçi Kız ya da Youtube kanalımızdaki videolara göz atabilirsiniz.