Bir zamanlar, iki fare varmış; biri şehir faresi, diğeri tarla faresiymiş. Şehir faresi, zengin bir hayat sürerken tarla faresi sade bir hayat yaşıyormuş. Şehir faresi, her gün en lezzetli yemekleri yiyor, en güzel yerlerde uyuyor ve hiçbir zorlukla karşılaşmıyordu. Ancak tarla faresi, sadece tarlada bulduğu azıcık yemekle yetinmek zorundaydı ve sürekli çiftlik hayvanlarından saklanarak hayatta kalmaya çalışıyordu.
Bir gün şehir faresi, tarla faresini ziyaret etmek için tarlaya gitmiş. Tarla faresi, ona kendi evinde misafirperverlikle karşılamış ve en iyi yemeklerini ikram etmiş. Ancak şehir faresi, tarla faresinin yemekleriyle pek mutlu olmamış ve onu daha iyi bir yaşam standardına sahip olmaya ikna etmeye çalışmış.
Bir süre sonra, tarla faresi şehir faresinin davetine uyarak şehre gitmiş. Şehir faresi ona lüks bir evde konaklama sağlamış, en lezzetli yemekleri yedirmiş ve en iyi koşullarda yaşatmış. Ancak tarla faresi, şehrin gürültüsünden, kalabalığından ve sürekli yüksek gürültüyle çalışan makinelerden çok rahatsız olmuş. Ayrıca, yaşam standartlarının yüksek olması da, onun tarladaki basit ve sade hayatını özlemesine sebep olmuş.
Bir gün, tarla faresi tekrar evine dönmek istediğini söylemiş ve şehir faresine veda etmiş. Şehir faresi, tarla faresinin hayatının zorluğunu anlamış ve onun tercihine saygı duymuş.
Bu masal bize, herkesin farklı hayat tarzlarına sahip olduğunu ve herkesin kendisi için doğru olanı seçmesi gerektiğini anlatır. İnsanların sahip oldukları maddi imkanlar her zaman mutlu olmak için yeterli değildir. Gerçek mutluluk, sade ve basit yaşamda da bulunabilir.
Şehir Faresi İle Tarla Faresi Masalı ilginizi çektiyse Bremen Mızıkıları ya da Youtube kanalımızdaki videolara göz atabilirsiniz.